15 Kasım 2008 Cumartesi

ooooooooooooooooooooooofffffffffff kendimden nefret ediyorum artık..o safhaya geldim valla...yok artık ümidim falan kalmadı ... gelsin hayat bildiği gibi gelsin demiş sezen aksu ne kadar da güzel sölemiş ...hayatı oluruna bırakmak en iyisi galiba bu evrede..hayattan nefret etmemek için fazla üstüne düşmek istemiyorum ama dayanamıyorum...olasılıklar az...zaman yok...yetmio ve yetmicek...

14 Kasım 2008 Cuma

bana bişey söle...adını bile bilmiyorum...içime işledi bakışın resmen...ilk elektiriği aldım senden ama sonrasını getirebilicekmiyiz acaba? tabularımı yıkmama gerek varmı yoksa herşey kendinden olabilirmi? sana soramıyorum...beni tanırmısın aklında kaldımmı onu da bilmiyorum..bidaha karşılaşma olasılığımız ise muallakta...aslında tanımıyor değilim...resmen tanışmadık sadece sen beni tanımıyorsun ama ben seni tanıdığım halde bi yerlerde arkadaşım olarak ekli olduğun halde sana ulaşamıyorum..tabulardan kastım buydu işte..beni tanıyabildinmi diye mesaj atmak bana göre değil...ya yanıldıysam ? o zaman neolur bilinmez ... ölsemmi devam mı etsem gibi birşey bu !
Hiç bir şeyi senin kadar istemedim
Ama yetmiyor
Ne kadar istesemde
Gözlerimdeki resmin gitmiyor

Yağmurlar içime içime yağıyor
İçimdeki kuraklık bitmiyor
Bitmez sandığım yollar
Aynı çıkmazda tükeniyor

Çünkü yoksun gelmiyorsun
Bir çığ gibi büyüyorsun

Aşk bu mu
Aşk acı mı
Acıtır mı incitir mi
Aşk bunu bana yapmaya mecbur mu..?

12 Kasım 2008 Çarşamba

bana gelme ..ben gittim bile...

her seferinden onla ilgili kareler görüorum uyurken, uyanıkken, dersteyken tek başımayken falan filan...aklıma gelio bi anda gözleri önüme gelio bakıoyorum kendimi alamıyorum yine dalıp gidiorum o okyanus yeşilinin içine...bana bakma öyle...istemiyorum artık seni görmek eskiden bildiğim şeyi şimdi bilmek istemiyorum ...istemiyorum her an senin sesini duymak..istemiyorum yürüyüşünü duyup evet o geçio kapının önünden demek...istemiorum seni istemiyorum artık...uzaklaşsam da faydası olmuo yine dönüp dolaşıp senin etrafında buluyorum kendimi...ne kadar da acizim sana karşı koyamıyorum..evinin önünden geçerken bile kapalı kapıya yüz çevirmekten bıktım sanki karşımda sen varmışsın gibi hızlı hızlı ordan uzaklaşmaktan bıktım ...ailenden biriyle kapıda karşılaştığım zaman evden sen çıkıcakmışsın gibi aceleyle konuşuorum...bii an önce oradan uzaklaşabilmek için merdivenler 3 er 3er kayıyo altımdan..istemiyorum artık seni...Nolur sende beni isteme ...eskisi gibi beni geri çevir ...senin bana yaptığnı ben yapıorum sana ama benim yaptığımı sen bana yapma, bana yalvarma, bana bakma lütfen yapma.....

anı yakalamak...

bugün fotoğraf kursunda bu konuyu işledik fotoğrafta ne kadar kolaymış anı yakalamak ...makineyi "S" konumuna getir ışığı(dyaframı) makine ayarlasın sende hareket eden bi cismin anını yakala ..gerçektede anı yakalasak bırakmasak istediğimiz zaman açıp baksak olmazmı...veya anı silsek o an hiç yaşamasak olmazmı yahu..neden...gözümüzde fotoğraf objektifi gibi görse beynimizde makine gibi kaydetse olmazmı?aslında kaydedebiliyoruz biz anı fakat zamanla beynimiz format atıo kendine unutturmak mı istio yoksa gerçekten unutuyomuyuz bilmiyorum...benim beynim unutturmak istemio bana bazı şeyleri...sürekli gözümün önünde olanı yine gözüme sokuo beynim..

11 Kasım 2008 Salı

halusulasyonların vardığı nokta...

demin arkadaşımın bi yazısını okudum. son zamanlarda onunla aynı düşündüğümüzün ayrımındayım ancak bu kadar içten anlatımı o becerebiliyor bana kalırsa ben düşünüyorum o yazıyor...ama ben de yazıyorum...nereye? buraya mı yoksa metin belgesine mi ? yok yok bunlar değil ben hayatıma yazıyorum düşündüklerimi...bir bir hemde her yeni düşüncede bir çizik atıyorum hayata sayamayacağım kadar çok biriktiler...sadece düşüncelerim olsa yine iyi..her yaşadığımı her aldanışımı her yeminimi her bozuşumu ve her kahroluşumu...arkadaşımın adı ebru yazsında şöyle bi soru sormuş:"Okuyan,senin halisulasyonların var mı?baskasının gözunde kendını görur gıbı oldun mu?" evet oldum, çok gördüm, çok aldandım her seferinde yanıldım ama gördüm eminim bir an bile olsa halisulasyon değildi o...bi an ama sadece 1 salisenin 60ta biri veya 120 de veya 240 ta biri ama gördüm...mutlu ettimi daha sonrasını da görünce, hayır mutlu olmadım daha sonraki anlarda yalanı gördüm iğrençliği ve kötülüğü gördüm o gözlerde ve ben bunları halusulasyon olarak algılamak istedim o zaman..çok mu iyimserim yoksa fazla mı aptal ...ben aptallığı seçiyorum galiba..kimileri saflık olarak algılıyor bunu ama ben saf değilim aptalım gözümde koskocaman bir perde var ve ben onu hiç kenara çekmeden hayatı o bordo perdenin arkasından izliyorum asıl renklerini görmüyorum hayatın...belki de asıl rengi yoktur bu yaşadıklarımızın herkes kendi rengini seçmiştir perdesinde...ben bordoyu seçtim...mutlumuyum -hayır- ama mutsuzum da diyemem hayatımın bazı evrelerinde gerçekten güzel şeyler yaşadığımı bilmekle yarına gidiyorum...hiç yaşamamış olanlara da iyi bişiler yaşamalarını tavsiye ediyorum ... ebru'ya da teşekkürlerimi sunup bu geceyi burada kapatıyorum umarım her zaman benim düşündüklerimi yazabilirsin ebrucum =)

eylem gerçekleştirme

gece 2 buçuk bloglamanın keyfini yaşıyorum resmen şu anda ...uzun zamandır ne yapsam diye düşündüğüm fakat bir türlü bulamadığım eylemi gerçekleştirdiğim için mutluyum =)