30 Temmuz 2010 Cuma

Hayat

yaşamla ölüm arasında sıkışmış ruhlar kendilerine yeni bedenler arar.
bense hayatta olduğum halde ölüm kadar soğuk,ruh kadar çaresiz ve bi o kadar da umutsuzum.
bedenim beynime ağır geliyo.
düşüncelerimin derinliğinden dolayı hareketlerim kısıtlı.
sıkışmış kalmışım sanki.
etrafımda olan bitene tepkisiz öylece bakakalıyorum bazen.
bazen de fazla tepkili olabiliyorum.
anlamsız geliyo diğerlerine.
diğerlerinin ise benden vahim durumları, yaşadıklarını zannetselerde umutsuz vakaalar.
ben hiç değilse tepkimi gösteriyorum susarak ta olsa.
onlar yaşananlara aldırmadan öylece hayatı es geçiyolar.
ben hayat nedir biliyorum.
hayat; küçük bi çocuğun uçan balonunu elinden kaçırmasındaki çaresizlik, minik bi karıncanın kaldırım kenarında ekmek kırıntısını bulduğu anki sevinç ve en önemlisi bebeğin ilk nefes alışındaki heyecan...
insanların ayrıntıları çok dar bu yüzen hayatı öylesine yaşayıp geçiyolar hiç bi not almadan defter tutmadan.
beyinleri uyuşmuş kalpleri sadece bi kasa dönüşmüş.
çaresizliği,sevinci ve heyecanı artık bilmiyorlar.
onlara göre herşey sıradan..
nefes alıyolar mı -alıyolar- gerisi boş..
eğer insan acıyı da çaresizliği de heyecanı da yaşayamıyorsa o sıkışmış ruhlardan ne farkı kalır ki.hiçdeğilse ben yaşıyorum diyebiliyorum kendi kendime arada sırada.
çoğu zaman "fazla yaşadın dur tepki verme kal öyle" demeyi de ihmal etmiyorum ki yaşadığımın farkına varayım diye...
yaşamaya devam edicem de.
çaresiz kaldığım zaman heyecanlanıcam nefes alıcam ve sevinicem..
işte hayat!

Begüm Oskay