23 Ağustos 2010 Pazartesi

Nazım Hikmet

Dün "canım" olan yarın "düşmanım" olmaz benim...

Yaşananların hatırı hep saklı kalır Hatırları sorulur selamları hep alınır...

"SİLDİKLERİM" vardır bir de ! Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır...

Vicdanla birlikte... "ŞEREF" ararım ben sevdiklerimde;

Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim... Zaman gelir "ŞEREFSİZLERİ" de severim...

Her yerde gözüm kulağım vardır benim "Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki Beni değil kendini kandırır yalnızca...

Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım Kaybetme korkumdan değil karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır...

"inkar" olmaz benim hayatımda... Yaşananı "YAŞANMAMIŞ" saymam Sayanlarıda SAYMAM...

Kelimelere sığmaz SAYFALAR SÜRER BENİ ANLATMAK

Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın; YAŞAYAN BİLİR BENİ... YAŞAMAYAN ANLAMAZ...

Ağırdır sevmelerim Her "YÜREK" taşıyamaz... Büyüktür umutlarım Her "OMUZ" kaldıramaz...
fotoğraflara bakarken farkettim de ne kadar çok anı biriktirmişiz seninle, doğum günleri, kutlamalar,
kendi aramızda buluşmalar.ne kadar eğlenmişiz,ne kadar sıkı sarılmışız poz verirken sanki
hiç ayrılmıcakmış gibi.ama bak şimdi yanımda yoksun.
en çok sevdiğim sen "küçük prens"im herşeyim dediğim kişi bi anda bi hiçe dönüştün.
tepkisiz, sessiz...ne kadar çok isterdim yine aynı şekilde sımsıkı sarılıp poz vermeyi..
aynı anda konuşmayı aynı anda susmayı ne kadar çok özledim bilemezsin...
hele ki tek bir hareketimden,bakışımdan ne söylediğimi bilmeni ve tüm içimi okumanı
ne kadar çok özlemişim...kardeş,oğul...her kefeye koydum seni.
şimdi tek bi fotoğrafla içim cız ediyosa bil ki hala herşeyden çok seviyorum seni
ve hala sen benim "küçük prens"imsin...
o aramızdaki kimsenin tarif edemediği duygu hala var mı?..
kimse bi daha o duyguyu göremicek benim gözümde sadece sen geldiğinde
ve bana aynı şekilde baktığında anlıcaklar ki evet bu kız hayata dönmüş...
şimdilik sadece bi cisimim boşlukta...
hacimsiz sevgisiz ve sensiz...

15 Ağustos 2010 Pazar

8 yıl... özet


8 yıl...ömrümüzün 96 ay'ı, 2920 gün'ü ne kadar da uzun geldi böyle yazınca... 8 yılda hiç bişey değişmemiş gibi geliyo insana dimi..derin düşününce bayaa bi olmuş baksana..neler yaşandı neler...nelere şahit olduk birlikte...bayaa da kavga ettik, tartıştık,kırdık birbirimizi...ama mutlu olduğumuz zamanlar ağır bastı görmezden geldik kötülükleri.kimler geldi kimler geçti hayatlarımızdan hatta hayatımızdan...bundan sonrasında kendi adıma konuşmalıyım ki 8 yılın en güzel anlarını hatırlıyorum ben...ne kadar kızdığımı sana ne kadar ağladığımı unuttum...her zaman yanımda oldun mu bilemiyorum ama çoğu zaman yanımdaydın biliyorum...ben de hep senin yanında olmak istedim ama "senin izin verdiğin kadar" yanında oldum...hep çok sevdim...hep arkadaşımdın, hep bi tanem oldun...bu 8 yılı böyle atlattık yanlış hatırlamıyosam 7 doğum günü atlattık...daha da nice doğum günlerini birlikte kutlamak dileğiyle...hayatımda "en çok" değer verdiğim insan...demişken aklıma geldi..belki de birbirimize bu kadar değer vermeseydik bu kadar tartışma olmazdı aramızda, bu kadar kırmazdık birbirimizi...yanındayım ve her zaman yanında olucam...heeeey sen İyi Ki Doğdun...nice yaşlara, en mutlu hep sen ol ve istediğin her dilek hep gerçekleşsin...
Doğum günün kutlu olsun...

12 Ağustos 2010 Perşembe

Değil / Can Yücel

Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

...Değiştim...
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil...

Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
ne kazanabileni ne de kaybedeniyim...
Sorun değil...

Elbet Alışırım...
Biraz alıştım.
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

Alıştım!
Varlığını istemediğim tüm eksik yanları
Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim
iki arada bir derede duyguya alışıyorum...
Bir yanım bırak diyor bir yanıma
Kesin değil! Henüz tanıştık...
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
Bir yanım memnun oldum diyor,
bir yanım tanıyamadım daha
Samimi değil...
Bir hayli kırıldım...
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım...
Aslında ne sana, ne olanlara...
Kendime kırgınım!..
Maziye hiç değil, ân’a kırgınım
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara
Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna
Bir hayli kırgınım...
Beni ben kırdım oysa...
İyi değilim.
Galiba yoruldum...
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...

Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum
Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!..
Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum.
Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?!..

Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı
Sana bakan yanımsa toprakla aynı
Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

Gözlerim yorgun...
Dudaklarım, dudaklarım hissiz...
Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır...
Sarılmadan geçip giden uğurlamaların kavuşmaları hep beklentisiz
Söyleyemediklerini söylesen de şimdi
Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!
İsteyerek değil...
Çok çalıştım

Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye
Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
Daha öncede gitmiştim...
Çok çalıştım...
Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
Çok çalıştım...

Daha öncede gitmiştim...
Kendi isteğimle...
Anladım ki daha önce sevmemiştim!

Çok çalıştım inan
Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
Ve alışmaya kendime...
Bu göz gözü görmez dumanlı halime
Çok alışmaya çalıştım hem de...

Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da
Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala
Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da

Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor
An be an çöküyor, insanın içindeki güç
Işığı sönüyor...
Beyaza dönüyor rengi git gide
Hissizleşiyor...

Ne yormak istedim Seni,
Nede yormak kendimi
Çok çalıştım
Gitmeye de kalmaya da...
İkisi de aynı acı
Kolay değil...
Kolay değil!..
Her şey kadar
Herkes kadar
Sen kadar...